20 Aralık 2011 Salı

HEY GİDİ İSTANBUL



Başka bir gündeyim
Başka mevsimlerde gönlüm.
Yıllar tüm hızından hızlı
Geriye doğru bir devinim.

Ne Laleli'de yürür gibiyim
Ne lale bahçelerinde.
Aklım sıçrıyor İstanbul’da
Semt semt, sokak sokak....

Bir yanımda davullar çalıyor,
Bir yanımda zafer türküleri...
Seksenli yıların önceleri.
Küllük tıklım tıklım.
Dörtlü tavla partileri…

Silahlar patlar, zamanlı zamansız
Kan damlar, yaş damlar,
Yayılır geniş döşenmiş
Soğuk taşlarına meydanın.
Çığlık çığlık Bayezit...
Güvercinler dağılır.
Akşam geliyor üzerimize,
Vuslat Çınaraltı’ndadır.

Kaç yıl önce
Bilemem kaç kurşun değmişti yüreğime?
Ve yüreğimizde
Karadeniz çırpınırdı…
Sen vardın, sen vardın İstanbul'da;
Yanı başımda, zengin sokaklarında.

Karaköy’e gidecekti vapur,
Ne mümkün…
Yeniköy'e varılacaktır acil,
Durum çok acil!
Bir cami avlusunda
Anadolu civanları,
Delikanlılar…
Yüzlerce üniversiteli genç
Hüzünlü,hırçın…
Yan yana cenaze namazında...
Ve sonra…
Soluksuz dörtlü yürüyüş kolunda
Şehrin yaban sokaklarına…

Şimdi yazmak vakti midir ki...
Dökülüyorum hevesimce.
Hep içimde söyleyemediklerimle
Yıllarca biriktire biriktire
Zaman ilaç bile değil artık
İşte yazdıklarım…
Bil ki son Kadıköy vapurundayım.
Bu saatte martılarda olmaz.
Kim bilir… Yapayalnız son geçişim
Nerden bilirim ben şiir düzmeyi,
Bana erguvanlı bahçeler gerek..
Hatırlamam için bu şehri
Bir sesin ve ılık nefesin…

Ey sevgili!
Gün bitiyor görmüyor musun?
Hani o yaşlı falcımız,
Yalancımız?
Sen nerelerdesin?

Halil İbrahim Uysal

Hiç yorum yok: